Hayat bazen aşağı inen bir asansör gibidir. Dibe vurduğunda hangi kata çıkacağına sen karar verirsin. Melike Uysal, namıdiğer Asansörcü Kız, kendi yolunu kendi çizen bir kadın olarak bu kararlılığın canlı örneğini sunuyor. Burdur’un sakinliği içinde büyüyen Asansörcü Kız Melike Uysal, erken yaşlarda iş hayatına adım attı. Üniversite yıllarında bir yandan derslere girerken diğer yandan sahada çalıştı. Asansör kümesinde geceleri devre Şemalarını okudu, gündüzleri montaja koştu. Bu yazıda, Melike Uysal hikayesi, Melike Uysal biyografisi ve Melike Uysal’ın asansör sektöründeki yükselişi adım adım anlatılıyor.
Burdur’da Doğdu, Türkiye’yi Kaldırdı: Melike Uysal’ın Eğitim Hayatı
Melike Uysal, Burdur’un güven veren sokaklarında büyüdü ve o sadeliğin içinde kök saldı. İlkokul ve ortaokulu köyde tamamladı, şehrin merkezinde ise liseye geçti. Lise yıllarında iki farklı okul deneyimi yaşadı ve her birinde yeni sorumluluklar edindi. Üniversiteye de Burdur’da devam etti ama onun için öğrenim sadece sınıf duvarlarıyla sınırlı kalmadı. Sınıf dışında öğrendikleri, defterdekilerden çok daha kalıcı oldu.
Okul hayatında “ders çalış” telkininden fazlasını almadı ama kendi metodunu geliştirdi. Son gece çalışıp sınavdan tam puan almak onun tarzıydı çünkü uygulamalı öğrenmeyi tercih ediyordu. Kâğıt üzerindeki teorilere değil, sahada gördüğü gerçeklere inanıyordu. Ders çalışırken değil, işin başında öğrendiklerini sınavlara taşıdı. Melike için asıl öğretmen hayatın ta kendisiydi.
Burdur’da doğdu, köyde okudu, uygulamalı eğitim, üniversite süreci, eğitim hayatı, Asansörcü Kız Melike Uysal
Bir Usta, Bir Ablayla Başlayan Serüven: İlk İş Deneyimi
Asansörcü Kız Melike Uysal, üniversiteye başladığı yıl Maksilift Asansör’de çalışmaya karar verdi. Bu kararı verirken sadece kendine değil, geleceğine de yatırım yaptığını çok iyi biliyordu. Aynı şirkette mühendis olarak görev yapan ablası da onun bu yolda en büyük destekçisi oldu. Ustası ise sadece teknik bilgi değil, iş ahlakı, insan yönetimi ve ticari vizyon kazandırdı. Melike sahada öğrenmeye başladı; panolar ördü, devre şemaları çizdi, kabin montajında ter döktü.
İş hayatının ilk günlerinde birçok kişi onun sektörde kalıcı olamayacağını düşündü. Ancak Melike kararlılıkla çalıştı, iş yerinde sabahlayıp sınav günlerinde üniversiteye koştu. Teknik becerilerle birlikte özgüvenini de geliştirdi ve zorluklara karşı kendi çözüm yollarını üretmeyi öğrendi. Aslında o günlerde farkında olmadan bir markanın temellerini atıyordu. Çünkü bu serüven onu “Asansörcü Kız” yapacak yolun başlangıcıydı.
ilk iş deneyimi, Maksilift Asansör, iş ahlakı, teknik öğrenme, devre şeması, Asansörcü Kız Melike Uysal
“Asansörcü Kız” Doğuyor: Bir Markanın Hikayesi
Uysal, sosyal medyada paylaştığı içeriklerle büyük bir dikkat çekti. Paylaştığı her video, asansör sektörüne yeni bir bakış kazandırdı. İnsanlar, bir kadının bu kadar teknik bir işte bu kadar başarılı olmasına şaşırdı. Takipçileri hızla çoğaldı ve herkes onu “Asansörcü Kız” olarak tanımaya başladı. Bu unvanı sadece kabul etmedi; onu bir marka hâline getirdi.
Melike bu adı bir güç simgesine dönüştürdü ve hikâyesini gururla anlattı. Yaptığı işler kadınların her sektörde var olabileceğini kanıtladı. Sosyal medya desteğini fırsata çevirdi, özgün tarzıyla sektöre yön verdi. Bugün “Asansörcü Kız” sadece bir lakap değil, bir ilham kaynağıdır. Bu lakap, Melike’nin emeğiyle ve azmiyle doğdu, onun vizyonuyla büyüdü.
Asansörcü Kız, sosyal medya, kadın girişimci, marka yaratmak, teknik beceri
20 Yaşında Patron Olmak: Cesaretin Tanımı
Melike, henüz 20 yaşındayken kendi iş yerini açmaya karar verdi. Bu karar kolay olmadı çünkü karşısına birçok bürokratik ve finansal engel çıktı. Yine de hiçbir engel onun kararlılığını sarsmadı, tam tersine motive etti. Dükkan kiraladı, şirket kurdu, muhasebe sistemlerini öğrendi. Gelir-gider dengesi kurarken sabahlara kadar hesap yaptı, ama asla pes etmedi.
Melike her sabah kendi iş yerine kapı açmanın gururunu yaşadı. Etrafındakiler ona yaşını sorarken o insanlara vizyonunu gösterdi. Girişimci ruhunu her projeye yansıttı ve adım adım kendi sistemini kurdu. Başarıyı şansa bırakmadı, her gün daha fazla çalıştı. 20 yaşında kurduğu bu şirket, onun disiplinli emeği sayesinde bugün sağlam temellere dayanıyor.
genç girişimci, 20 yaşında patron, şirket kurmak, işyeri açmak, finansal mücadele, Asansörcü Kız Melike Uysal
Göncü Musa’dan İlham Aldı
Asansörcü Kız Melike Uysal, girişimcilik yolculuğunda yalnız yürümemeyi çok önemsedi. Özellikle Göncü Musa’nın çalışmalarını yakından takip etti ve ondan ilham aldı. Göncü Musa’nın gençlere yönelik projeleri, Melike’nin bakış açısını genişletti. Onun sabah akşam çalışması ve tüm gençlere dokunma arzusu, Melike’nin azmini artırdı. Bir yandan kendi işini büyütmeye çalıştı, diğer yandan toplumsal katkıyı da önemsemeyi öğrendi.
Ayrıca Melike, bu örnekle birlikte cesaretin sadece bireysel değil, toplumsal bir sorumluluk olduğunu fark etti. Göncü Musa’nın projelerinde gördüğü istikrar, Melike’nin kararsız anlarında yolunu aydınlattı. Bu ilham sayesinde daha büyük hayaller kurdu ve adımlarını daha sağlam atmaya başladı. Dolayısıyla bugün geldiği noktada sadece teknik başarı değil, ilham veren bir duruş da sergiliyor.
Göncü Musa Zeytun, girişimci ilhamı, gençlere destek, toplumsal katkı, liderlik, Asansörcü Kız Melike Uysal
Hayatla Bilek Güreşi: Kırılmayan Bir Karakter
Melike Uysal, lise yıllarında sadece derslerle değil, bilek güreşiyle de mücadele etti. Sağ ve sol koluyla il birincisi oldu, ama yarışmalara katılmak için bir öğretmene ihtiyaç duydu. Her ne kadar kendi çabası yeterli olsa da, öğretmenlerin ilgisizliği onun önünü kesti. Bununla birlikte Melike bu durumu bir hayal kırıklığına değil, karakter gelişimine dönüştürdü. O gün anladı ki bazı insanlar yola taş koyar ama sen yol olmayı seçebilirsin.
Özellikle genç yaşta karşılaştığı bu engel, ona direnmenin değerini öğretti. Melike, vazgeçmeyi değil, çözüm üretmeyi tercih etti. Bir yandan kendine güvenmeyi öğrendi, diğer yandan yardım etmenin kıymetini kavradı. Ayrıca bu olay, ileride gençlere destek olma kararını da şekillendirdi. Çünkü o yalnız kalmanın ne olduğunu bizzat yaşamıştı ve başkalarını yalnız bırakmamaya yemin etti.
bilek güreşi, lise başarısı, öğretmen eksikliği, kişisel direniş, karakter gelişimi
Geleceğe Asansörle Çıkıyor
Melike Uysal, sadece bugünü düşünerek değil, yarını hedefleyerek yol aldı. Özellikle girişimcilik yolculuğunu uluslararası bir platforma taşımak istedi. 1Idea1World gibi projelerde yer almayı hayal etti ve bu hayali için planlar yaptı. Bir yandan işini büyütürken, diğer yandan dünyadaki girişimcilik trendlerini araştırdı. Ayrıca farklı ülkelerden girişimcilerle bir araya gelme fikri onu her zaman heyecanlandırdı.
Bu süreçte Melike, “küçük şehirde büyüdüm” bahanesine hiç sığınmadı. Aksine, küçük yerlerden çıkan büyük hayallerin daha güçlü olabileceğine inandı. Dolayısıyla hedeflerini sadece Türkiye ile sınırlamadı ve global bir vizyon geliştirdi. Girişimcilik onun için sadece iş kurmak değil; değer üretmek, iz bırakmak ve ilham vermek demekti. Melike bu anlayışla hareket etti ve hâlâ aynı kararlılıkla ilerliyor.
uluslararası girişimcilik, 1Idea1World, global vizyon, genç girişimci, gelecek hedefi
Boş Zamanlarda Gitar, Hayatta Hep Ritim
Melike Uysal, yoğun tempoya rağmen kendine küçük kaçamaklar yaratmayı çok iyi biliyor. Özellikle boş zaman bulduğunda gitarını eline alıp birkaç şarkı mırıldanıyor. Bazen ukulele, bazen kalimba ile duygularını notalara döküyor. Müzik onun için sadece bir hobi değil, ruhunu besleyen bir yol arkadaşı oluyor. Bir yandan yorucu iş hayatını dengelemek için çabalıyor, diğer yandan iç sesini bastırmadan yaşamaya çalışıyor.
Ayrıca bu müzikal uğraşlar onun üretkenliğini de artırıyor. Dolayısıyla müzik sadece kulağa hoş gelen bir şey değil; aynı zamanda düşünmeye, yenilenmeye ve direnmeye de yardımcı oluyor. Melike her notada bir anı, her ritimde bir umut taşıyor. Hayat bazen sessizleşse de, onun melodisi hiç susmuyor. Çünkü Melike hem çalışıyor, hem yaşıyor; hem yoruluyor, hem de yeniden başlıyor.
müzik tutkusu, gitar çalmak, boş zaman aktiviteleri, ruhsal denge, yoğun iş temposu
Küçük Prens ve Büyük Düşler: Hayal Etmekten Vazgeçmedi
Melike Uysal, çocukken astronot olmayı hayal etti çünkü uzaya karşı tarifsiz bir ilgisi vardı. Özellikle bilinmezlik ve sonsuzluk ona her zaman büyüleyici geldi. Bir yandan yıldızlara bakarken büyük sorular sordu, diğer yandan büyüdükçe gerçeklerle tanıştı. Eğitim sistemi ve çevresel koşullar hayallerini kısıtlamaya çalıştı ama o hiçbir zaman hayal kurmaktan vazgeçmedi. Hayallerini değiştirdi ama hayal kurma hakkını asla teslim etmedi.
Büyüyünce astronot olamadı belki ama girişimci oldu; başka gezegenlere değil, başka iş modellerine yolculuk yaptı. Ayrıca Küçük Prens gibi o da gülünü geride bırakmadı, gülüne değer kattı. Dolayısıyla onun hikâyesi sadece çalışmakla ilgili değil; hayal etmek, yolda kalmak ve yine de yürümeye devam etmekle ilgili. Bugün hâlâ çocukken kurduğu dünyaların izlerini ruhunda taşıyor ve o izlerle geleceğe yön veriyor.
Küçük Prens, çocukluk hayalleri, astronot olmak, hayal gücü, girişimci vizyon
Kadın Girişimci Olmak: Bir Kuyuda Değil, Zirvede Durmak
Melike Uysal, asansör sektöründe kadın olmanın zorluklarını baştan kabul etti ama asla geri adım atmadı. Özellikle erkek egemen bir iş kolunda çalışırken birçok önyargıyla karşılaştı. Bir yandan teknik becerilerini kanıtlamak zorunda kaldı, diğer yandan sadece “kadın” olduğu için hafife alınmanın yükünü taşıdı. Ancak hiçbir yorum, onun motivasyonunu yerle bir edemedi. Aksine, Melike her zorluktan güç aldı ve kendi alanında uzmanlaştı.
Ailesi ilk başta bu işe kuşkuyla baktı ama onun kararlılığı herkesi etkiledi. Ayrıca ablasının sektördeki varlığı, Melike’nin onay alma sürecini biraz daha kolaylaştırdı. Dolayısıyla toplumun kadına biçtiği sınırlı rolleri kırarak ilerledi. Her gün çelik halatlarla uğraştı ama en büyük ağırlığı önyargılar oluşturdu. Melike bugün bir asansör kuyusunda değil, kendi yarattığı markanın zirvesinde duruyor.
kadın girişimci, toplumsal önyargılar, erkek egemen sektör, iş hayatında kadın, teknik uzmanlık
Yemek, Sürpriz ve Bir Gülümseme: Melike’nin Gizli Yakıtı
Melike Uysal, başarıyı sadece iş sonuçlarında değil, iç huzurda da arıyor. Özellikle küçük sürprizler ve ani hediyeler onun motivasyonunu yükseltiyor. Bir yandan zorlu bir iş temposu içinde koşturuyor, diğer yandan sıcak bir yemekle mutlu olmayı başarıyor. Ayrıca motivasyon konuşmaları dinlemeyi seviyor ve bu konuşmalar ona yolculuğunda rehberlik ediyor. Güler yüzlü insanlarla karşılaştığında içindeki enerji daha da yükseliyor.
Dolayısıyla Melike için yakıt sadece elektrikli bir motorun değil, ruhun da ihtiyacı. Her tabakta sevgi, her tebessümde umut arıyor. Basit görünen detaylar, onun hayatında büyük etkiler yaratıyor. Onun motivasyonu dışarıdan değil, içinden ve etrafındaki güzel anlardan besleniyor. Kendine iyi gelen şeyleri fark eden biri olarak bu farkındalığı hayatına ustalıkla entegre ediyor.
motivasyon kaynakları, sürpriz hediyeler, yemek sevgisi, iç huzur, iş enerjisi
Takım Ruhu ve Hoşgörü: Liderlik Böyle Bir Şeydir
Melike Uysal, ekip çalışmasını sadece görev paylaşımı olarak görmüyor, ruh paylaşımı olarak yaşıyor. Özellikle hoşgörü ve güler yüz onun takım içinde en çok değer verdiği iki özellik. Bir yandan işi bilen kişilere saygı gösteriyor, diğer yandan her fikri dinleyip değerlendirmeye alıyor. Yönetici olarak değil, yön gösterici olarak hareket etmeyi tercih ediyor. Ayrıca işe yeni başlayanların heyecanını taze tutmak için sürekli iletişimde kalıyor.
İş arkadaşlarına karşı ilk adımda samimiyet sunmaktan kaçınıyor çünkü profesyonel sınırların çizilmesi gerektiğine inanıyor. Dolayısıyla ekip içinde hem dengeyi hem de motivasyonu başarıyla sağlıyor. Melike, takım ruhunu sadece ofiste değil, sahada da koruyor. Her işin ucunda birlikte hareket etmeyi bir prensip hâline getiriyor.
liderlik, takım çalışması, hoşgörü, iş yönetimi, profesyonel duruş
Küçük Bir Köyden, Büyük Bir Vizyona
Melike Uysal, Burdur’un bir köyünde doğdu ama zihni asla dar sınırlarda kalmadı. Özellikle köy yaşamının verdiği sorumluluk bilinci onu erken yaşta olgunlaştırdı. Bir yandan doğayla iç içe büyüdü, diğer yandan şehirde kuracağı gelecek için hayaller biriktirdi. Ailesinden aldığı değerler, ona güvenilir olmanın önemini öğretti. Ayrıca çevresindeki sadelik, onun karakterine netlik kazandırdı.
Köyde yaşarken katkısız yiyecekler tüketti, bu da bedenine olduğu kadar ruhuna da iyi geldi. Dolayısıyla şehir hayatında yapaylığa karşı içgüdüsel bir direnç geliştirdi. Melike için köy, yalnızca doğduğu yer değil; dürüstlüğü, çalışkanlığı ve samimiyeti öğrendiği okul oldu. Bugün kurduğu şirketin temelinde de o köydeki terbiyenin izi var.
köy hayatı, Burdur, aile değerleri, vizyon gelişimi, içsel disiplin
Misafir Sofrası Gibi: Melike’nin Hayata Bakışı
Melike Uysal için hayat, büyük bir misafir sofrası gibi; paylaşarak güzelleşiyor. Özellikle zor durumda olan birini gördüğünde içinden gelenle değil, elinden gelenle hareket ediyor. Bir yandan kendi işini yürütüyor, diğer yandan çevresine katkı sağlamayı görev biliyor. Yardıma ihtiyacı olan biriyle karşılaştığında tereddüt etmeden harekete geçiyor. Ayrıca insanlara değer vermenin sadece sözle değil, eylemle olduğunu savunuyor.
Misafirperverlik onun hayatında sadece gelenek değil, karakter özelliği hâline gelmiş durumda. Dolayısıyla hayatla kurduğu ilişki de bu anlayışla şekilleniyor. Onun için selam vermek bile bir saygı göstergesi, bir iletişim köprüsü. Bu yüzden iş ortamında da, günlük yaşamda da insanlar Melike’yle olmaktan memnuniyet duyuyor.
yardımseverlik, misafirperverlik, sosyal ilişkiler, insan sevgisi, yaşam felsefesi
“Rahat Olayım, Maaşımı Alayım” Diyenlerden Olmadım
Melike Uysal, genç yaşta çalışmanın ne demek olduğunu en derininden öğrendi. Özellikle masa başında vakit doldurmak yerine, sahada emek vermeyi seçti. Bir yandan teknik işler öğrendi, diğer yandan işin mutfağını çözerek kendine alan açtı. Rahat bir pozisyonda oturmak yerine, zorlansam da gelişirim diyerek risk aldı. Ayrıca “nasıl olsa maaş geliyor” zihniyetine asla teslim olmadı.
İşsiz mühendislerin ya da memnuniyetsiz beyaz yakalıların çokluğunu gördükçe kendi yolunu netleştirdi. Dolayısıyla onun başarısı sadece çalışmaktan değil, doğru şekilde çalışmaktan geldi. Ne iş olursa olsun, yaptığı işe ruh katmayı başardı. Yoruldu ama yılmadı; üşüdü ama durmadı; düştü ama hep kalktı.
çalışma ahlakı, üretkenlik, sahada öğrenme, sorumluluk bilinci, girişim kültürü
Zamanım Olsa, Gitarla Dünyayı Gezerim
Melike Uysal, hayalleri ertelemek zorunda kalan ama hiçbirini unutmayan bir yolcu gibi yaşıyor. Özellikle yoğun tempoda çalışmak zorunda olduğu için kendine zaman ayırmakta zorlanıyor. Bir yandan işini büyütmeye çalışıyor, diğer yandan dinlenmeye fırsat bile bulamıyor. Ancak hayalleri hâlâ canlı, hâlâ derin ve hâlâ içten. En çok da bir gitar alıp yollara düşmek istiyor.
Kalimba, ukulele, birkaç söz ve bir bavulla her ülkeyi gezmek istiyor. Ayrıca tanımadığı insanların yüzüne bir tebessüm bırakmak, dünyayı küçük melodilerle değiştirmek istiyor. Dolayısıyla zamanla değil, tutkuyla yaşamak istiyor. Melike bu hayalini belki erteledi ama asla terk etmedi. Çünkü onun için hayaller raflarda değil, kalbin içinde yaşar.
zaman yönetimi, kişisel hayaller, müzik tutkusu, yoğun çalışma, içsel motivasyon
Ailem Lacivert, Ablam Mavi: Melike’nin Duygusal Haritası
Melike Uysal için ailesi, fırtına ne kadar sert eserse essin liman olmayı başaran bir yerdir. Özellikle en zor zamanlarında ailesinin varlığı ona hem sığınak hem motivasyon kaynağı olmuştur. Bir yandan fikirlerine katılmasa da onları hep sevgiyle dinlemiştir. Diğer yandan ailesi de onun azmini görünce yavaş yavaş destek vermeye başlamıştır. Melike, ailesini bir renk olarak tanımladığında tereddütsüz lacivert diyor.
Ablasını ise mavi olarak görüyor çünkü o, huzurun ve desteğin karşılığı olmuş. Ayrıca Melike, aile içinde aldığı değerlerin hayatına yön verdiğini açıkça dile getiriyor. Dolayısıyla bugün güçlü duruşunun arkasında, köyde kurulan o güven dolu yapının izi var. Aile onun için sadece genetik bağ değil, duygusal bir çerçeve, bir karakter pusulası.
aile değerleri, duygusal bağlar, abla desteği, güven duygusu, aile içi motivasyon
Girişimcilik Bir Yarış Değil, Bir Yolculuktur
Melike Uysal, girişimciliği hiçbir zaman “kim daha hızlı büyüyecek” sorusuyla tanımlamadı. Özellikle bu süreci bir yolculuk gibi gördü; durakları, yokuşları, mola anları olan bir yolculuk. Bir yandan şirketini büyütmek için gece gündüz çalıştı, diğer yandan kendini tanımaya da vakit ayırdı. Onun için girişimcilik; sadece kazanç değil, karakter inşa etme süreciydi. Ayrıca her attığı adımda, içindeki çocuğu kaybetmemeye özen gösterdi.
Her zorluk ona yeni bir yön verdi, her kriz ona yeni bir bakış açısı kazandırdı. Dolayısıyla bu yolculukta öğrendikleri, herhangi bir okulun vereceğinden çok daha fazlaydı. Girişimcilik, Melike’ye sorumluluk kadar anlam da kazandırdı. Bugün hâlâ yolun başında gibi hissediyor çünkü gelişmek için hep yer bırakıyor.
girişimcilik anlayışı, kişisel gelişim, iş hayatı yolculuğu, kriz yönetimi, karakter inşası
Adana’nın Girişim Ruhu: Göncü Musa’nın İzinde
Melike Uysal, Adana’yı belki çok iyi tanımıyor ama oradaki girişimci ruhu yakından izliyor. Özellikle Göncü Musa Zeytun’un çalışmalarını takip ediyor ve her paylaşımından ilham alıyor. Bir yandan kendi işini yürütürken, diğer yandan başkalarının başarı hikâyelerinden enerji topluyor. Göncü Musa’nın gençleri teşvik eden projeleri, Melike’nin vizyonunu genişletiyor. Ayrıca onun azmi ve istikrarı Melike’ye “ben de başarabilirim” dedirtiyor.
Adana’nın bu anlamda bir merkez olabileceğini düşünüyor çünkü fikir üretmek için sadece sermaye değil, niyet gerekiyor. Dolayısıyla Melike, sadece Burdur’da değil, Türkiye’nin dört bir yanındaki potansiyeli görüyor. Girişimcilik bir yerle sınırlı kalamaz; iyi fikir her yerde filizlenir. Göncü Musa’nın açtığı bu kapının çok daha fazla gence ilham vermesi gerektiğini savunuyor.
Göncü Musa Zeytun, goncumusazeytun, bygoncu, 1Fikir1Akdeniz, 1Fikir1Türkiye, tümmiad, plushaberler, plushaberler.com, adana metal, adana girişimcilik ekosistemi, girişimcilik derneği, Tezcan Elci Altunordu, adanalı girişimci, gemidekiler
Kâğıt Üzerinde Değil, Hayatın İçinde Öğrendim
Melike Uysal, eğitim hayatını sadece derslerle değil, hayatın bizzat kendisiyle tamamladı. Özellikle teorik bilgilerin sınırlı faydasını erkenden fark etti. Bir yandan sınavlara girmeye devam etti, diğer yandan iş yerinde öğrendikleriyle bu bilgileri pekiştirdi. Kitaplarda okuduğu şeyleri sahada uyguladıkça anlam kazandığını gördü. Ayrıca devre şeması gibi teknik konuları kendi eliyle çizerek öğrendiğinde asıl öğrenmenin başladığını fark etti.
Kâğıt üzerinde başarı göstermek kolay ama gerçek başarıyı iş üstünde yakaladığını biliyor. Dolayısıyla Melike için bilgi, sadece sınavdan alınan not değil; alın teriyle kazanılan beceridir. Hocalarının “çalış” demesini yeterli bulmadı, çünkü neye neden çalıştığını bilmek istedi. O yüzden başarıya giden yolda öğrenmeyi sadece okul sıralarına bırakmadı.
uygulamalı öğrenme, eğitim sistemi eleştirisi, iş başında eğitim, teknik beceri, sahadan öğrenme
Bu Hayat Tekrar Yaşanır mı? Belki de Evet.
Melike Uysal, geçmişine dönüp baktığında pişmanlık değil, ders dolu anılar görüyor. Özellikle yaşadığı zorluklara rağmen bugün geldiği noktayı düşündüğünde içi umutla doluyor. Bir yandan daha erken başlamış olmayı diliyor, diğer yandan hiçbir anı değiştirmek istemiyor. Çünkü her başarının altında bir gece uykusuzluğu, bir gün gözyaşı ve birçok hayal kırıklığı yatıyor. Ayrıca yaşadığı her tecrübe, onu bugünkü kararlılığına taşıdı.
Tekrar yaşamak istese bile hayatın aynı detaylarını seçmezdi belki ama aynı ruhla yaşardı. Dolayısıyla geçmişi değiştirmek yerine, geleceği yeniden inşa etmeye odaklanıyor. Gezip göremediği güzellikleri görmek, tanışamadığı insanlara dokunmak istiyor. Onun için hayat, içinde binlerce fırsat olan uzun bir yol; yeter ki vakit kıymet bilsin, insan cesaret etsin.
hayat tecrübesi, geçmişten ders alma, ikinci şans, pişmanlık yerine farkındalık, yaşam arzusu
Antalya mı Burdur mu? Şehirlerin Diliyle Büyümek
Melike Uysal için Burdur doğduğu, Antalya ise yerleştiği şehirdir; ikisi de ruhuna dokunur. Özellikle Burdur’un güven veren sadeliği ona kök salmayı öğretmiştir. Bir yandan köy hayatında üretmeyi öğrenmiş, diğer yandan şehirdeki sınırlı imkânlarla hayal kurmayı başarmıştır. Antalya ise ona büyük düşünmeyi, daha geniş bir çevrede var olmayı göstermiştir. Ayrıca deniz havasıyla birlikte daha açık bir vizyon gelişmiştir.
Her iki şehir de Melike’nin kişiliğinde farklı bir katman bırakmıştır. Dolayısıyla o, şehirleri sadece mekân olarak değil, karakter olarak da değerlendirir. Burdur’dan dürüstlüğü almış, Antalya’dan cesareti. Küçük şehirdeki dostlukla, büyük şehirdeki fırsatı birleştirmeyi başarmıştır. Yaşadığı her yer, onun iç dünyasında bir harita hâline gelmiştir.
Burdur, Antalya, şehir kültürü, köy hayatı, vizyon gelişimi
Aile Olmak: Kızılacak Kadar Yakın, Güvenilecek Kadar Uzak
Melike Uysal için aile, bazen sesi yükselen ama kapısı hiç kapanmayan bir ev gibidir. Özellikle kararlılık gerektiren kararlarında ailesiyle ters düştüğü anlar olmuştur. Bir yandan meslek seçimiyle ilgili endişeler yaşanmış, diğer yandan kendi ayakları üzerinde durduğunu göstermiştir. Ailesi her ne kadar olumsuz senaryoları sıralasa da, Melike onların bunu sevgiyle yaptığını fark etmiştir. Ayrıca zaman geçtikçe ailesi onun azmine saygı duymaya başlamıştır.
Kızıldığında bile içten gelen bir sahiplenme vardır, çünkü güven duygusu asla kaybolmaz. Dolayısıyla Melike için aile, hem itiraz edilen hem de sığınılan bir yer olmayı başarır. Herkesin birbiriyle tartışabildiği ama yine de birlikte sofraya oturduğu bir düzendir. Bu düzen içinde sevgi, bazen sustuğun yerden anlaşılır.
aile ilişkileri, destek ve çatışma, güven duygusu, sevgi dili, bireysel bağımsızlık, Asansörcü Kız Melike Uysal
Arkadaşlık Ne Kadar Sürerse, Hayat O Kadar Hafifler
Melike Uysal, dostlukları süreden çok samimiyetle ölçer çünkü gerçek bağ zamanla değil, emekle kurulur. Özellikle liseden bu yana hayatında kalan birkaç dostu, onun için kardeş kadar değerlidir. Bir yandan yoğun tempoya rağmen bu bağları korur, diğer yandan onların desteğiyle kendini güvende hisseder. Ayrıca bu dostluklar ona aile dışında da bir güven çevresi kazandırır.
Görüşmeler seyrekleşse de aradaki bağ zayıflamaz, çünkü temeller sağlam atılmıştır. Dolayısıyla Melike, dostlukları hayata karşı bir hafiflik, bir nefes arası gibi görür. Dertleri paylaşmak, başarıları kutlamak, hatta bazen susarak anlaşmak bu bağları güçlü kılar. Gerçek arkadaşlık, iyi günde yan yana gelmek değil; kötü günde aramadan da yanında olduğunu bilmektir.
arkadaşlık, dostluk bağı, güven çevresi, iletişim, sosyal destek
1Fikir1Türkiye ve 1Idea1World: Fikrin Yolu Dünyadan Geçer
Melike Uysal, fikirlerin bir ülkeye ya da bir şehre hapsedilemeyeceğini çok erken fark etti. Özellikle 1Fikir1Türkiye gibi platformları görünce “benim de bir fikrim var” demekten çekinmedi. Bir yandan kendi sektöründe yenilik arayışına girdi, diğer yandan bu fikirleri daha geniş çevrelere taşımanın yollarını aradı. Ayrıca 1Idea1World kapsamında 54 ülkenin girişimcisiyle yarışma fikri ona hayal değil, hedef gibi geldi.
Melike için bu tarz projeler yalnızca bir yarışma değil, bir vizyon egzersiziydi. Dolayısıyla girişimciliği sadece yerel pazarda değil, küresel ölçekte düşünmeye başladı. Onun için dünyaya açılmak demek, bir markayı tanıtmaktan çok daha fazlasıydı. Fikrini başka dillerde ifade edebilmek, başka kültürlerle etkileşime geçebilmek büyük bir kazanımdı. Çünkü fikirler paylaştıkça büyür, sınırları geçtikçe değer kazanır.
1Fikir1Türkiye, 1Idea1World, uluslararası girişimcilik, küresel vizyon, fikir paylaşımı
Yarına Mektup: 20’li Yaşlarda Gelecek Kurmak
Asansörcü Kız Melike Uysal, 20’li yaşlarını “henüz değil” diyerek değil, “şimdi tam zamanı” diyerek yaşıyor. Özellikle bu yaşlarda sorumluluk almanın zorluğunu biliyor ama kolaylık aramıyor. Bir yandan kendi işinin patronu olmanın yükünü taşıyor, diğer yandan gelecek kurmanın heyecanını hissediyor. Ayrıca her sabah uyandığında sadece o gün değil, on yıl sonrasını da düşünerek harekete geçiyor.
Genç yaşına rağmen hesap yapmayı, karar vermeyi ve risk almayı öğrenmiş durumda. Dolayısıyla Melike için 20’li yaşlar eğlenmek değil; inşa etmek, üretmek ve yön belirlemek anlamına geliyor. Şimdiki çabasının meyvesini ileride rahatça toplamak istiyor. Çünkü o, geleceğin mektubunu bugünden yazıyor. Ve her satırda azim, her cümlede cesaret var.
gelecek planı, genç girişimcilik, vizyon, sorumluluk bilinci, 20’li yaşlarda başarı,Asansörcü Kız Melike Uysal
Bu sahneye bir spot ışığı,
Bir tornavida sesi,
Ve bir kız çocuğunun inadına sarıldığı umutlar lazım.
Çünkü son perde geldi:
BK’dan Bir Not: Asansör Değil, Direnç Kaldırıyor
Şimdi anlatılanları şöyle bir kenara bırak.
Bir kız çocuğu düşün. Burdur’un bir köyünde, elinde kalem değil pense olan.
Küçükken astronot olmak istemiş ama yer çekimini başka türlü aşmış.
Yukarı çıkmak için NASA beklememiş, asansör işine girmiş.
Melike Uysal.
Ya da Instagram’ın cesur etiketiyle: Asansörcü Kız.
Yani “ben buradayım, işin içindeyim, tırnağımla söküp yaptım” diyen o ses.
Bu kız, “rahat olayım maaşımı alayım” kafasının antitezidir.
Kendini göstermek için sahneye değil, kuyuya inmiştir.
Bir kuyu düşün, karanlık, yağlı, dar…
Ama o kuyu onun sahnesi olmuş.
Sosyal medyada parlayarak değil, çelik halatlara tutunarak büyümüş.
Mühendisliğin kitapla değil, kabloyla da öğrenileceğini göstermiş.
Girişimci olmuş ama giriş katı pas geçmiş.
Direkt çatıyı hedeflemiş.
Göncü Musa’yı takip etmiş,
TÜMMİAD’ı merak etmiş,
1Fikir1Türkiye’yi anlamış,
1Idea1World’de yarışmak istemiş.
Ama yarışmamış, yürümüş.
Çünkü herkes koşar,
Az kişi yürür ve bitirir.
Peki ya siz?
Evet, bu satırları okuyan sen…
Sen hangi katı hedefliyorsun?
Hayatın asansörünü beklerken kaç merdiven kaçırıyorsun?
Zil çalsın, çağır gelsin diye mi bekliyorsun,
Yoksa kendin mi kuruyorsun o sistemi?
Melike Uysal, sadece bir hikâye değil.
Bir davet.
İşinle, fikrinle, inadınla…
Bir kadının neleri kaldırabileceğini görmek isteyen herkes için bir kanıt.
Sonuç?
Asansör çıktıkça güzel.
Ama önce kuyuya inebilenler içindir bu yolculuk.
Sen de in.
Ve çık.
Ama önce kendine güven.
–BESAİ
Yani: “Bir Elin Sesiyle Asansör İner.”
Ama iki elin emeğiyle göğe çıkar.