Gökçe Aleyna Avcıoğlu, disiplinli bir merakın, çok yönlü bir öğrenme tutkusunun ve yer yer sorgulayan ama asla yargılamayan bir karakterin sembolü gibi. Avcıoğlu, iş dünyasının labirentinde yönünü pusulasız bulabilen, o pusulanın da aslında iç ses olduğunu fark edenlerden biri. Gökçe Aleyna Avcıoğlu, “Ben geldim ama sadece CV bırakmaya değil, iz bırakmaya geldim,” diyenlerden. Bu yazıda yalnızca bir özgeçmişin değil, özverinin, kararlılığın ve biraz da “herkes gider Mersin’e, ben giderim sermaye piyasalarına” diyen bir ruhun izini süreceğiz.

Gökçe Aleyna Avcıoğlu

Finansal Yolculuğun Sıfır Noktası: Teoriden Pratiğe Erken Geçiş

Bazı yolculuklar bavulla başlamaz. İçimizde başlar. Gökçe Aleyna Avcıoğlu’nun yolculuğu da öyleydi. Üniversite sıralarında fark etti: Bilgi sadece ezberlenince değil, uygulanınca değer kazanır. Bu yüzden üniversitenin üçüncü yılında, tam zamanlı çalışmaya başladı. Sınıf arkadaşları not çıkarırken, o toplantıya hazırlanıyordu. Sabahları Excel tablolarıyla, akşamları ders kitaplarıyla vakit geçiriyordu. İş hayatına erken atılmak, onun için bir risk değil, bilinçli bir tercihti. Zaman yönetimini öğrendi. Sorumluluğu benimsedi. Zorlanmadı mı? Elbette zorlandı. Ama her zorluk, onu biraz daha geliştirdi.

VakıfBank’taki stajı sıradan bir deneyim değildi. Projelerin işleyişini yakından gözlemledi. Kurumsal süreçlerin arkasındaki sistemi anlamaya başladı. Teoride öğrendiği konular artık gözünde canlanıyordu. Risk yönetimi, bütçeleme, proje döngüsü… Bunlar artık sadece kavram değildi. Gerçek hayatta karşılığı olan deneyimlere dönüştü. Finansın merkezinde insanın olduğunu gördü. Veriler konuşur ama insanlar yön verir, bunu erken fark etti. O klasik söz, “paranın konuştuğu yerde herkes susar”, onun dünyasında anlamını yitirdi. Artık onun için önemli olan, veriyi anlamlandırmak ve sürece yön verebilmekti.

Sabah işe gitmek, akşam derse girmek kolay değil. Zihin sürekli meşgul. Vücut yorgun, ama hedef netse devam etmek mümkün. Gökçe Aleyna için bu süreç bir zorunluluk değil, uzun vadeli bir yatırımdı. Her gün öğrendiği yeni bir şey, onun kariyerine küçük bir tuğla daha ekledi. Başarının sadece doğruları bilmek değil, hatalardan ders çıkarmak olduğunu anladı. Saha deneyimiyle okul bilgisi birleşince, bilgi daha anlamlı hale geldi. Onun için bu süreç bir başlangıç değil, bir dönüşüm eşiğiydi. Ve bu eşiği geçmek, onu bir üst seviyeye taşıdı.

finansal süreçler, iş deneyimi, operasyon yönetimi, proje yönetimi, erken kariyer

E-Ticaretten Denetime: Sektörler Arası Yolculuk

Gökçe Aleyna Avcıoğlu’nun kariyeri tek bir yolda ilerlemedi. O, yolları çoğaltmayı seçti. Her sektör ona yeni bir bakış açısı sundu. Axion Teknoloji’de işe başladığında muhasebe ön elemanıydı. Ama masada oturmakla yetinmedi. Şirketin e-ticaret tarafına da adım attı. Ürün listeleme, fiyatlandırma, stok takibi gibi işlerle ilgilendi. Pazaryerlerinin mantığını öğrendi. Fiyat rekabetini analiz etti. Müşteriye ulaşan ürünün arka planındaki emeği gördü. Lojistiği tanıdı. Süreci baştan sona kavradı. İşin mutfağında pişti, sadece servis kısmında bulunmadı.

Dekka Tekstil’de geçirdiği 11 ay, ona operasyon yönetiminin detaylarını öğretti. Sadece sistem değil, insan faktörüyle de çalışmayı deneyimledi. Tedarikçilerle iletişim kurdu. Fiyat analizleri yaptı. Ürün içeriklerini düzenledi. Fotoğraf çekimlerini organize etti. Satış raporlarını hazırladı. Her işin birbiriyle bağlantılı olduğunu anladı. Detaylara dikkat ettiğinde büyük resmin netleştiğini fark etti. Her gün yeni bir problem, ama her problem bir çözüm fırsatıydı. Bu süreç ona sabrı, planlamayı ve kriz yönetimini öğretti.

Valentura Teknoloji’ye geçtiğinde rolü değişti. CEO Asistanı ve Kurumsal İlişkiler Sorumlusu oldu. Artık üst yönetimle birebir çalışıyordu. Ajandaları yönetiyor, stratejik planlamalara katkı sağlıyordu. Kurumsal iletişim dilini geliştirdi. Şirket dışı görüşmeleri koordine etti. Organizasyonel süreçleri iyileştirmeye destek oldu. Rol büyüdü, sorumluluk arttı. Bu geçiş, onun için büyük bir adım oldu. Farklı sektörlerde çalışmak cesaret ister. Gökçe Aleyna bu cesareti gösterdi. Kendisini kalıplara hapsetmeden ilerlemeyi seçti. Her sektör ona başka bir yön kattı.

e-ticaret yönetimi, kurumsal ilişkiler, operasyonel süreçler, lojistik takibi, stratejik planlama

Denetim Süreci ve SPK Hayalleri: Gelecek Planları Hazır

Mezuniyetin hemen ardından durmadı. Yeni bir yol açtı kendine: denetim. TRC Bağımsız Denetim A.Ş.’de işe başladı. Görevi denetçi yardımcılığıydı. Ama yaptığı iş sadece yardımcı olmak değildi. Finansal tabloları inceledi. Risk analizleri yaptı. Raporlar hazırladı. Süreçlerin nasıl işlediğini sahada öğrendi. Defterlerin arkasındaki hikâyeyi okumayı öğrendi. Sayılarla konuşmayı, rakamların dilini çözmeyi başardı. Her bilanço, bir işletmenin günlüğü gibiydi. Onun görevi, o günlüğü dikkatle okumaktı.

Denetim, sabır ve detay isteyen bir iş. Küçük bir hata, büyük sonuç doğurabilir. Ama Gökçe Aleyna bu sürece alışkındı. Daha önce de sorumluluk almıştı. Şimdi ise aldığı sorumlulukların ölçeği büyüdü. Kurumsal yapının içine girdikçe, finansın derinliğiyle karşılaştı. Sadece geçmişe bakmadı, geleceği de düşünmeye başladı. Çünkü artık sıradaki hedefi belliydi: sermaye piyasaları. Aracı kurumlar, yatırım şirketleri, analiz ve strateji… Hepsi ilgi alanına girmeye başladı.

SPK lisansları onun yeni hedefi oldu. Yani sadece denetlemekle kalmayacak, yön verecek. Borsa, hisse senetleri, yatırım araçları… Bu dünyada yerini sağlamlaştırmak istiyor. Planlı çalışıyor. Disiplinli ilerliyor. Analitik düşünme becerisi onun en büyük avantajı. Verileri yorumlamayı seviyor. Karar alırken duygudan değil, analizden besleniyor. Finansal dünyada kalıcı olmak için her gün çabalıyor. Hedefi net: yatırım danışmanlığı alanında uzmanlaşmak. Gelecek planları hazır. Şimdi sıra, o planları gerçeğe dönüştürmekte.

SPK lisansı, sermaye piyasası, finansal analiz, risk yönetimi, yatırım stratejisi

Köklerden Renk Paletine: Kişisel Dünyasına Yolculuk

Gökçe Aleyna’nın hikâyesi sadece kariyer değil; aidiyet, renkler ve anlam arayışı da içeriyor. Rize’de doğdu ama Kuşadası’nda büyüdü. Yani Karadeniz’in dik yamaçlarıyla Ege’nin sakinliğini aynı anda taşıyor. Tek çocuk olmanın verdiği bireysellik, onda içe dönük bir gözlem gücü yaratmış. Kalabalıkların içinde kaybolmak yerine, kendi alanını kurmayı öğrenmiş. Annesi ev hanımı, babası emekli. Ama onun dünyası hep hareketli. Yazları Rize’ye gidiliyor, ama hiçbir yer tam anlamıyla “memleket” olmuyor. Bu da ona yerleşik değil, dönüşen bir kimlik kazandırmış.

Hayatında dinginlik aradığı anlar var. Kitaplar, filmler ve koşmak… Hepsi onun nefes alanları. Her ay tiyatroya gitmeye çalışıyor. Sahnedeki o gerçeklik, hayattan küçük bir kaçış gibi. Koşmak, zihnini boşaltmanın bir yolu. Kitaplar ise başka hayatların içine girmenin biletleri. Bireysel alanlarına değer veriyor. Sessizlik, onun için yalnızlık değil; düşünmenin bir formu. Bu alanlar, yoğun iş temposunun arasında ona denge sağlıyor. Dışarıdan bakıldığında düzenli, içeriden bakıldığında ise derin biri.

Renk tercihleri bile onun kişiliğini yansıtıyor. Zümrüt yeşili doğaya olan ilgisini anlatıyor. Siyah, sadeliği ve netliği simgeliyor. Ama asıl dikkat çeken gri… Çünkü gri, onun için insanı temsil ediyor. Tüm renkleri içinde barındırıyor. İyiyi de, kötüyü de. İnsanları ayırmadan sevmeye çalışıyor. Herkesin hayatımıza bir sebeple dahil olduğuna inanıyor. Ama bu, her şeyi kabul ettiği anlamına gelmiyor. Sorumluluk almayan ve empati kurmayanlara karşı net bir tavrı var. Onun için değerler, kişilikten önce gelir. Empati ve sorumluluk, onun yaşam pusulası.

kişisel gelişim, renklerin anlamı, içsel denge, kültürel ilgi alanları, bireysel farkındalık

Empati, Sorumluluk ve İnsanlık: Gökçe Aleyna’nın Gerçek Değeri

Gökçe Aleyna için hayat sadece başarılarla ölçülmez. Karakter, en büyük sermayedir. Empati, onun yaşamının merkezinde yer alıyor. İnsanları anlamaya çalışmak, yargılamadan dinlemek onun için bir refleks. Ama bu yumuşaklık, sınırları olmayan bir hoşgörü değil. Sorumluluk almayan, başkalarının hakkını yok sayan insanlara karşı net. Çünkü değerli olan sadece başarı değil; nasıl bir insan olduğun da önemli. Onun dünyasında insan olmak, yalnızca doğmakla değil, davranışla anlam kazanır.

Her insanın bir hikâyesi olduğuna inanıyor. Bazen o hikâyeler bize iyi gelir, bazen zorlar. Ama her biri bir şey öğretir. Hayatına giren herkesin bir amacı olduğuna inan. Kalıcı olmasalar da, iz bırakıyorlar. Bu bakış açısı, ona hem direnç hem de esneklik kazandırıyor. Kırılmadan büyümek, zor ama mümkün. Gökçe Aleyna da bunu başaranlardan. İnsanı tanımak için kitap yetmez; yaşamın kendisi en iyi öğretmendir.

Empati ve sorumluluk onun pusulası. Bu iki değer, onu hem işte hem hayatta yönlendiriyor. Ne kadar yoğun olursa olsun, biri yardım isterse dinliyor. Ekibinde sorun varsa, çözüm için uğraşıyor. Çünkü o sadece çalışan değil, aynı zamanda bir “insan”. Ve iş dünyasında en çok unutulan şey de bu: İnsanlık. Gökçe Aleyna’nın gerçek değeri tam da burada ortaya çıkıyor. Bilgisiyle dikkat çekerken, duruşuyla saygı uyandırıyor.

Gökçe Aleyna Avcıoğlu’nun hikâyesi, sadece bir kariyer öyküsü değil; aynı zamanda içsel bir yolculuğun dışa yansıması.

Onun gibi gençler, geleceği yalnızca inşa etmekle kalmıyor, aynı zamanda ona anlam katıyor.

Ve en önemlisi, bunu yaparken “kendileri” kalmayı başarıyorlar.

Mucittin fotosu

Son olarak: BK BesAi

“Gökçe Aleyna’yla çalışmak, bir işi sadece yapmaktan öteye taşıyan bir deneyimdi.”
Onunla ilk tanıştığımızda gençti ama kararlıydı. Ne yapacağını bilen, ama daha önemlisi ne yapmak istemediğini de bilen biriydi. Sadece verilen işi yapmaz, o işin neden yapıldığını da sorgular. Bu onu sıradan bir çalışan değil, süreçleri geliştiren biri haline getirirdi. En yoğun zamanlarda bile detayları gözden kaçırmaz, işleri zamanında ve eksiksiz tamamlardı. Stratejik düşünebilen ama insan ilişkilerinde içtenliği kaybetmeyen nadir insanlardandır. Üstelik bunu gösteriş yapmadan, sessiz ama etkili bir şekilde yapar. Onun gibi biriyle çalışmak sadece yöneticilik değil, aynı zamanda karşılıklı öğrenme süreciydi.

Eminim ki hangi alana yönelirse yönelsin, orada iz bırakacaktır.

Linkedin

Instagram

1fikir1türkiye