Adana Kiremithane’den çıkmak kolay değil. Ama ben bir Kiremithane çocuğuyum ve bununla gurur duyuyorum. Kiremithane, kimliğimin ayrılmaz bir parçası oldu. O dar sokaklarda büyürken her adımımda o mahallenin ruhunu, o mücadelenin izlerini taşıdım. Benliğimi şekillendiren, bana azmi ve direnç gücünü öğreten yer orasıydı. “Adana Kiremithane’den dünya sahnesine” çıkmak, hayal değildi. Gerçek olması için gecemi gündüzüme kattığım bir sözleşmeydi kendimle.
Adana Kiremithane’den dünya sahnesine yürümek, hayal gücünü gerçeğe dönüştürmekti. Bu yol, kolay bir yol değildi; ama her zorluk içimdeki potansiyeli ortaya çıkaran birer fırsattı. Mahallemin çocukları hayatta kalmanın ne demek olduğunu çok erken yaşta öğrenirdi. Ben de o sokaklarda öğrendim direnmenin ne demek olduğunu. O yoksulluğun, yalnızlığın içinden doğan o ışıkla yürüdüm. Hayatın tüm yüklerine karşı…
“-Bu mahallenin çocuğuyum, başarabilirim.”
Her Düşüş Bir Ders, Her Darbe Bir Adım: Adana Kiremithane ‘den Vazgeçmemek
Hayat, bazen insanı yere serer. Yıllarca düştüm, kırıldım ama her defasında yeniden ayağa kalkmayı öğrendim. Umutsuzluğun kıyısında bekledim çok kez. Ama ne zaman dibe vursam, içimdeki kıvılcımı yeniden tutuşturacak bir neden buldum. Her başarısızlık, beni ileriye taşıyan bir merdiven basamağına dönüştü. Çünkü gerçek zafer, sadece hedefe ulaşmakla değil; o hedefe yürürken verdiğin mücadeleyle anlam kazanır.
Üniversiteye hazırlanırken sokakta çalıştım. Hem laboratuvarda diş protezi yaptım hem de dönercide sipariş koşturdum. Ama aklımda hep büyük projeler vardı. Ellerimle protez üretirken, zihnimde toplum için anlamlı çözümler kuruyordum. O zorluklar bana sabrı öğretti, ama daha önemlisi bana inancı kazandırdı.
3 Boyutlu Yazıcıyla İnşa Edilen Hayaller
Mühendislik, benim için yalnızca teknik bir alan değil; insan hayatını kolaylaştırma aracıydı. İlk üniversitemde diş protez teknikerliği okurken, 3 boyutlu yazıcılarla tanıştım. Hayallerimi somut hale getirecek bir araçtı artık elimde. Kendi imkanlarımla ilk 3 boyutlu yazıcımı yaptığımda, bunun sadece bir makine olmadığını anladım. Bu, hayal kuran her çocuğun ellerine somut bir umut bırakmaktı.
İlk başta destek görmedim. Hocalarım bile “Önce derslerine odaklan” dediler. Kalbim kırılmıştı. Evet… Ama bugün dönüp baktığımda, o sözler bana mühendisliğin sadece fikir değil, disiplin olduğunu da öğretti. O yazıcı, benim sadece bir mühendis değil, aynı zamanda hayal kuran bir toplum sevdalısı olduğumun göstergesiydi.
Dostext: Adana Kiremithane ‘den Sessizliğe Ses Olan Bir Teknoloji
Hayatımın en kıymetli projelerinden biri olan Dostext, sadece bir teknoloji girişimi değil; aynı zamanda sosyal bir devrimdir. Sağır bireylerin iletişim kurma hakkı için geliştirdiğimiz bu sistem, yazılı ve işaret dili arasında köprü kuruyor. Çünkü iletişim bir lüks değil, en temel insan hakkıdır.
İlk başta kimse inanmadı. Yatırımcılar hep aynı soruyu sordu:
“-Bu işten ne kazanacaksın?” Cevabım net.
“-Biz pastadan pay almak değil, yeni bir pasta yapmak istiyoruz.”
Dostext, bugün 500 milyon sağır bireyin sesini duyurabilecek. Ve bu sadece bir başlangıç!
Türkiye’den Dünya Markası Yaratmak: Adana Kiremithane ‘den Vefayla Kurulan Bir Yemin
Yurt dışından teklifler geldi. “Buraya gel, yatırım al” dediler. Ama ben bu topraklardan gitmeyi hiç düşünmedim. Çünkü vefa sadece duygusal değil, stratejik bir duruştur da aynı zamanda. Türkiye, bu ülkenin çocuklarının hayallerinden bir dünya markası çıkarabilir. Ve biz, bunun canlı örneğiyiz. Burada, Kiremithane’nin topraklarında başardım. Şimdi bu hikâyeyi dünyanın dört bir yanına taşımak için yola devam ediyorum.
Benim hayalim, sadece bir şirket kurmak değil; bu ülkenin gençlerine, “Sen de yapabilirsin!” dedirtecek bir örnek bırakmak. Çünkü biz, “Yapamazsın” diyenlere inat başaran bir nesiliz!
Son Söz: Vazgeçme, Savaş, Başar!
Hayat kolay değil. Zorluklar olacak. Eleştirenler, küçümseyenler, engel koyanlar çıkacak. Ama unutma; her başarısızlık seni biraz daha güçlendirir. Her yara, seni daha dirençli yapar. Gerçek başarı sadece kazanmak değil zafere yürürken gösterdiğin sabır ve tutkuyla ölçülür.
Genç kardeşlerim; siz de hayallerinizin peşinden gidin. Pes etmeyin. Unutmayın ki maç 90 dakika sürer, ilk şut gol olmaz belki. Ama oyunu bırakmak yok! Çünkü bu toprakların çocukları pes etmez. Hayal kurar, düşer, kalkar ve sonunda yüreğiyle kazanır.
Birlikte başaracağız!
Birlikte düşecek, birlikte kalkacağız. Her adımda daha güçlü, daha inançlı yürüyeceğiz. Bu ülkenin geleceğini biz kuracağız. Çünkü biz bu toprağın evlatlarıyız, umut biziz, gelecek biziz!